Perşembe, Mayıs 24, 2007

Waldorf = Astoria'da Akbank Citi Galasi

Türk bankacılık sektörünün gözde bankalarından Akbank’ın %20 hissesinin 3.1 milyar dolara Citigroup’a satışı 17 Ekim 2006’da tamamlandı. Imzalanan ortaklık anlaşması, başkanlığını Murat Köprülü’nün yaptığı The American Türkish Society’nin (Amerikan Türk Cemiyeti - ATS) New York Waldorf=Astoria Oteli’nde düzenlediği gala yemeği ile kutlandı.

Amerika ve Türkiye arasındaki ticari, ekonomik, kültürel bağları ve karşılıklı anlayışı güçlendirmek amacıyla kurulmuş en köklü sivil kuruluşlarından birisi olan ATS, 1949 yılından beri New York’ta hizmet vermekte. Üç yıl önce merhum Ahmet Ertegün’ün önderliğinde, başarılı Türk - Amerikan iş ortaklıklarının kutlanıp, başarıyı sağlayan liderlerin “Kurumsal Ortaklık” ödülü ile ödüllendirilerek bu yolda diğer şirketlerin özendirilmesi, daha fazla başarılı Türk – Amerikan stratejik ortaklıklarının sağlanması hedeflenmiş.
AmerikanTurkishSociety.Org

Geçen sene ilk defa yapılan galada Ford Motor Company ile Koç Holding’in Ford Otosan ortaklığı kutlanmıştı. Geçtiğimiz Aralık ayında kaybettiğimiz dünyaca ünlü Türk müzik adamı Ahmet Ertegün bu sene ne yazık ki aramızda yoktu fakat ATS başkanı Sayın Murat Köprülü ve ekibi, Ertegün’den aldıkları güçle aynı amaç doğrultusunda hızla ilerliyorlar.

Bu seneki görkemli galada ise ABD finans devi Citi Group ile Sabancı Holding’in, Citibank-Akbank ortaklığı, Citi Group Başkanı Charles Prince ile Sabancı Holding Başkanı Güler Sabancı’nın da katılımıyla kutlandı. Galanın başkanlığını Teksas Eyaleti eski senatörü Phil Gramm, onursal başkanlığını ise Mica Ertegün yaptı. Elde edilen gelir ile ATS’nin Amerika ile Türkiye arasındaki ilişkileri geliştirmek amacıyla yürüttüğü programların destekleneceği geceye katılım yüksekti. Akbank Murahhas üyesi Suzan Sabancı Dinçer, Dünya bankası eski başkanı James Wolfensohn, Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, Coca-Cola üst düzey yöneticisi Muhtar Kent, Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Baki Elkin, New York Başkonsolosu Mehmet Samsar, CHP’nin eski başkanı, gazeteci Altan Öymen, ünlü doktor Mehmet Öz olmak üzere Türk ve Amerikan toplumunun önemli simaları katıldı.

Gala yemeğinden önce düzenlenen kokteylde konuklarla konuşma fırsatı bulduk. İlk olarak Citi Group başkanı ve CEO’su Chuck Prince’e Türkiye ve Akbank birleşmeşmesi hakkında sorularımızı yönelttik.

OY: Türkiye gibi gelişen pazarların Citi’nin global iş yapış stratejisindeki önemi nedir? Türkiye ve bulunduğu bölge için tahmin ettiğiniz ekonomik gelişmeler nedir?
CP: Citi olarak Türkiyeye inancımız tam. Türkiye’yi kendimiz için çok öncelikli bir ülke olarak görüyoruz ve bu pazarda yüksek büyüme potansiyelimiz olduğuna inanıyoruz. Türkiye şu an dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden bir tanesi ve bizim Türkiye’de artan varlığımız bir kere daha Türkiye ekonomisine ve geleceğine olan inancımızın kanıtı.

Son dönemde Citi olarak büyüme ilgimizi uluslararası alanlara kaydırdık. Türkiye gibi büyüme potansiyeli yüksek pazarlara yatırımlar yapıyoruz. Bu model artan global müşteri portföyümüzün ihtiyaçlarına daha iyi cevap vermemizi sağlıyor. 2006’nın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde ve 2007’nin ilk aylarında yaptığımız satın almaların büyük çoğunluğunu uluslararası ve gelişmekte olan pazarlarda yaptık. Örnek olarak Türkiyede Akbank ile yaptığımız stratejik ortaklığı, Çinde Guangdong Development Bank’ta ki stratejik yatırımımızı ve Güney Amerikada Grupo Financiero Uno ve Grupo Cuscatlani’ın satın alınmasını sayabiliriz.

OY: Akbank stratejik birleşmesi öncesi Türkiye’de Citi’nin diğer finans kuruluşları ile konuşmaları oldu. Fakat Akbank ile bir ortaklığa gidildi. Peki, neden Akbank?
CP: Akbank, Citi için ideal bir ortak. Akbank hızlı büyüyen dinamik Türk pazarında başarıları kanıtlanmış yetkin bir ekip tarafından yönetilen premium bir kurum. Bu birleşmeyi bizim için cazibeli kılan Akbank ile yaptığımız stratejik işbirliğidir. Birlikteliğimiz sayesinde uluslararası dağıtım kapasitemizi, birey ve kurumlara sunabileceğimiz dünya standardındaki finansal ürün ve servislerimizin bulunurluğunu artırdık.

OY: Geçtiğimiz yıllarda Citigroup azınlık hisse alarak kontrolünün kendinde olmadığı bir ortaklığa veya satın almaya girmedi. Citigroup’un Akbank ile yaptığı birleşme bize geçmiş dönem stratejisinde bir değişiklik olduğunu mu söylemeli yoksa Citigroup bir Türk bankası ya da genel olarak Türk bankacılık sektöründe hissesini arttırmayı planladığını mı?
CP: Güzel bir soru… Citi olarak azınlık hisseye sahip olduğumuz ortaklıklarda sahip olduğumuz strateji, kuvvetli bir yerel ortakla çalışmaktır. Türkiye’de de bu yüzden kendimize stratejik ortak olarak Akbank’ı seçtik, Akbank ile çalışıyoruz.

OY:.Birleşme süreci nasıl planlandı? Bu süreç içersinde iki şirketın kültürlerini ve yönetim biçimlerini detaylı olarak incelemişsinizdir. İki büyük kültür arasında ne gibi farklılıklar ile karşılaştınız?
CP: Net olması için, bir noktayı burada tekrar edeyim. Bu bir iş birleşmesi değil, stratejik ortaklık. Türkiye’de Akbank ve Citibank faliyetlerine birbirinden bağımsız olarak devam edecekler. Fakat birbirimizi tamamladığımız birçok alanda da iki organizasyon arasında bilgi ve expertiz değişimi yaparak iki grubun güçlerini arttırmayı umud ediyoruz. Iki bankanın da yönetici ekibi bu stratejik birlikteliği bir başarı hikayesine dönüştürmek için kararlı.

OY: Akbank ve Citibank’ın Türkiye ürün ve servis portföyleri için ne düşünüyorsunuz? Iki bankanın tüketiciye sunduğu ürün ve servisler birbiriyle uyumlu mu? Herhangi bir çapraz satış imkanı var mı?
CP: Stratejik işbirliğimizin çok erken aşamalarındayız. Henüz detayların formülasyonunu tamamlamadık. Şu aşamada müşterilerimize en uygun ürün ve servis portföyünü sunmak üzere her iki bankanın yöneticileri birlikte çalışıyor..

OY:Birleşme sonrası kısa ve uzun dönem planlarınız nelerdir? Gelecekte sizi ne gibi projeler bekliyor?
CP: Akbankta ki %20 hisse satın alımımız bizim Türkiyeye olan orta ve uzun dönem sözümüzün göstergesidir. Umarım ki Türk iş çevresi ve tüketicisi için ileride Akbank ile Citi’nin birlikte çalışarak üst düzey ürün ve servis yaratabilecekleri fırsatlar olur.

OY:Politik ve ekonomik olarak Türkiyenin uluslararası arenadaki geleceği Türkiyenin imajının nasıl algılandığına bağlı. Sizce Türkiye markası dışarıdan nasıl algılanıyor? Tekrar konumlandırılması gerekse hangi yönlerimize ağırlık vermeliyiz?
CP: Türkiye zaten yabancı yatırımcının ilgisi altında. Geçtiğimiz iki sene içinde ekonomik gücü, dikkate değer büyüme potansiyeli, dinamizmi, iş gücü kalitesi, yüksek produktivitesi, genç ve dinamik nüfüsu sayesinde Türkiye bu zamana kadar görmediği yabancı yatırımını gördü. Bu akışı devam ettirmek için Türkiye mevcut kapasitesini güçlendirmeli, Greenfield yatırımlarına öncelik vermeli, eğitime yatırım yapıp, özelleştirmeye ve mali disiplin gibi yapısal reformlara devam etmeli.

Geceye katılan önemli isimlerden bir diğeri de Muhtar Kent’ti... Keyifli olduğu her halinden belli olan Sayın Kent’le Coca-Cola’daki yeni görevi ve amaçları hakkında konuşma fırsatı buldum. Konuşmamızın önemli bir bolümünü özetlemem gerekirse...

OY: Muhtar Bey, Coca-Cola’da ki yeni pozisyonunuzu tekrar tebrik ederim. Başarılarınızla tüm Türkiye gurur duyuyoruz. Göğsümüzü kabarttınız. Sizin Amerikaya gelişiniz sonrasında da Wall Street Journal, New York Times gibi medyada Coca-Cola’nın Arizona Water, Glaceau’yu alacağına yönelik haberler çıktı. Bu haberlerin doğruluk derecesi nedir?
MK: Basında bu tür haberler sürekli çıkıyor. Doğruluk payı yok. Coca-Cola gibi büyük bir marka olduğunuzda bu şekilde yanıltıcı haberlerle karşılaşıyorsunuz.

OY: Siz göreve başlayalı bir süre oldu. Coca-Cola’nın kilit noktasına gelmiş ilk Türk yönetici olarak gelecek planlarınız nelerdir?
MK: Amacım iyi şirketlerin üst düzeylerine gelebilecek kişilere buradan örnek olabilmek. Benim buradaki görevim benden sonra gelenlere bir yol açmak.

OY: Nasıl bir yol?
MK: Amerikadaki şirketlerin üst yönetimine baktığında kaç tane Türk yönetici biliyorsun?

OY: Ne yazık ki ben bir tek sizi biliyorum Muhtar Bey...
MK: Fakat en az on tane Hindistanlı üst düzey yönetici tanıyorsundur. Benim için önemli olan Türk yöneticilerin burada önünü açabilmek, onlar için örnek olabilmek. Bizim de buradaki şirketlerin üst yönetimi kalitesinde iş gücümüz, yöneticilierimiz var. Fakat burada görev alan yok. Ben bu göreve gelerek benden sonrakilere bu yolu açtım. Eğer bunun başarılmasında en ufak bir katkım olabiliyorsa ne mutlu bana.

OY: Bu yolda sizi takip eden genç Türk yöneticilere ne önerirsiniz?
MK: İlişkilerine öncelik versinler. İş ve kişisel olarak tanıştıkları insanlarla iyi ilişkiler içinde bulunsunlar. Ilişkilerini sürekli canlı tutsunlar. İlişkilerinden yeni projeler, yeni atılımlar yapsınlar.


Gecede Türkiye gündemi ile sorularımıza cevap vermekten kaçınan Güler Sabancı Citi-Akbank ortaklığının önemine ve Türkiye ile Amerika arasında artan iş hacmine dikkat çekti. Yalnız gece hakkında konuşabileceğini söyleyen Sabancı gece boyunca konuklarla ve gazetecilerle şahsen ilgilendi, konuştu. Ne yazık ki sohbetlere doyamadan çalan zil eşliğinde gala yemeğine geçtik.



Yemek Akbank’ın “Türkiye’nin yaratıcı gücü” filmiyle başladı. UBS Başkan yardımcısı ve Texas eski senatörü Phil Gramm, Güler Sabancı ve Chuck Prince’i takdim ederken kullandığı esprili üslubla dikkat çekti. Güler Sabancı’yı dünyanın en başarılı iş kadınlarından birisi olarak tanımlayan eski senatör Güler Hanım’ın kariyerindeki ilk adımını “Türkiyedeki her başarılı ve akıllı bayanın yapacağı gibi lastik üretim fabrikasında işe başladı“ diye tarif ederek yerli yabancı tüm konukları gülümsetti.

Güler Sabancı konuşmasına rahmetli Sakip Sabancı’yı ve Ahmet Ertegün’ü anarak başladı. Büyükbabası Hacı Ömer Sabancı’nın mezar taşında yazanları örnek göstererek ticarette olması gereken iki koşulun dürüstlük ve paylaşım olduğunu söyledi. Sabancı, doğru ortağı “bir işe katkı getirebilecek olmak elbette önemli ve olmazsa olmaz bir koşuldur. Ama asıl kastettiğim, manevi değerler. Fikirlerin buluşması, varış noktamız ve bu noktaya nasıl varacağımız konusunda ortak vizyon oluşturma, değer paylaşımı, ortak bir kalite anlayışı, düşüncelerde zarafet.” olarak tanımladı. Citi ortaklığı için ”Üniversite müzemiz uluslararası bir ortaklığa gitmeye karar verdiğinde Louvre’u seçtik. Seçimimizde sadece işin mali yönleri değil, kalite, değerler, vizyon, bir mirası korumanın önemi konularında ortak bir anlayışı paylaşıyor olmamız belirli oldu. Aynı şekilde, Akbank için kendimize bir ortak seçerken finans dünyasının Louvre’ını seçmiş olmamız bir tesadüf değildi” dedi.

ATS’nin kendisine verdiği ödülü Phil Gramm’dan alan Citi başkanı ve CEO’su Chuck Prince konuşmasına “Türkleri çok seviyorum” diyerek başladı. Türkiye’yi ve Türkleri bir cevhere benzeten Prince, Citi olarak Akbank ortaklığından ne kadar heyecanlı olduklarını belirtti. Konuşmasında Akbank’ı “Türkiyenin en iyi, dünyanın da en iyi birkaç bankasından biri” olarak nitelendirdi ve Akbank’la aynı ekonomik amaçları ve dünyayı daha iyi bir yere getirmek konusunda benzer görüşleri paylaştıklarını söyledi.

Gecede cemiyetin onursal başkanı ve Atlantic Records’un kurucusu dünyaca ünlü Türk müzik adamı Ahmet Ertegün’ün anıldığı bir film de gösterildi. Kendini Türkiye’yi ve Türkleri ABD’ye en doğru şekilde tanıtmaya adamış olan Sayın Ertegün’den bahsedilirken duygusal anlar yaşandı. Konuklar gecenin ilerleyen saatlerinde Joey Morant & Catfish Stew’in hızlanan caz parçaları eşliğinde danslar edip eğlendi.

Etiketler: , , ,

eXTReMe Tracker